çok çok geç kalınmış bir merhaba bu..
sana bir blog hazırlayacağım diye diye bugüne nasip oldu.. kimsenin hak etmeyeceği güzel kelimeler kurduruyorsun bana aslında. ama ben hiçbirini söyleyemiyorum sana.
dilime bir kilit vuruluyor nedense, sana bir çok söz söylemek istiyorum ve hepsi yüreğimde saklı kalıyor.. normalde bu olmaz ama sen bambaşka bir güzellik, bambaşka bir değersin..
ben huzurun ne olduğunu merak ederdim, hani harflerden ibaret bir kelime midir diye düşünürdüm. ama sen var ya, seni tanıdıkça huzurun vücut bulmuş halini sevmeye başladım.
ben seni sana nasıl anlatsam bilemiyorum, nereden başlasam, nasıl başlasam?
ne ile ifade etsem kifayetsiz kalır öyle değil mi? seni anlatmak başlı başına bir aşk...
başlı başına bir edebiyat zorlanması yaşatır bana, zira ben dedim ya kifayetsiz kalırım seni anlatmaya.
sen yaşandıkça yaşanılası bir dünyasın, sessiz ve sakin bir su gibisin, su diyorum, insana hayat veren, ışık olan, hayatta tutan o zenginlik var ya, işte sen aynen su gibisin..
su kadar berrak ve hayat dolu...
seninle ilk tanıştığım güne mi gitsem, ilk hissettiklerime mi? yoksa ilk defa gördüğüm güne mi yolculuk yapsam?
sen herşeyi en başından yazmayı seçmiştin sanırım, en başından diyorum ama zaten sen başından beri bu yolun yolculuğuna hazır ve gönüllü gibiydin..
ben daha öncesi sanıyordum ama 3 aralıkta seni eklemişim bir akıllık edip, mesafeli ve beyefendi birisi vardı karşımda. yazarken çekinerek yazan, dikkatini ise bir şekilde çekmeyi başardığım birisi. habercisini açtığında gözleri beni aramıştı sanırım. havadan sudan ve herşeyden atıp tutarken, seni etkilemişim bilmeden.. aslında biliyordum da, korkuyordum, kimseyi istemedim hayatımda.. kırılmak istemiyordum, kırmak istemiyordum.
bir gün bana şarkı yolladın, 7 aralıktı, bir akşam üzeriydi, Yıldız Tilbe'yi sevdiğimi tabiki bilemezdin.. ama şaşırmıştım, hele de şarkıyı açtım kalemdekiler bana bakıyor, ertesi gün oldu, şarkıyı dinlemek geldi aklıma. Allah dedim sözlerine dikkat kesilince aşık olacak bu diye de aklım gitti...
ve uzak durmayı denedim senden, çokta başarılı oldum. ta ki, bir gün karşıma çıkana dek sen...
Seda'nın duruşma salonuna gelip, İsa gelmiş demesine ilk anda anlam veremedim, yani dedim, Akif ile gelmiş dediğinde birden kıpkırmızı oldum. ne diyeceğimi bilemedim. ne yapacağımı bilemedim.. elim ayağıma dolaştı yemin ederim. nasıl yazdım o kararı bilemiyorum da...
Seda ile aşağıya inerken seni gördüm ya, çok şaşkındım. ne diyeceğimi bilemiyordum. neden gelmiş ki diye düşündüm, sevmek ne acı bir şey dedim, acı ama güzel...
sana hoş geldin dediğimde, gözlerindeki heyecanı görmemek imkansızdı... o kadar heyecanlıydın ki, kendini görmeliydin... sevilmek güzel bir şey bana bunu hissettirdin... akşam seninle vakit geçiremeyeceğimi biliyordum. görüşüpte umutta vermek istemiyordum.. ama buraya dek gelmiş birisine bu kadar zaman ayırmakta içimi acıttı. sen kaldın o akşam ertesi gün kahvaltıya davet ederim dediğimde..
sizi o köprüde gördüğümde, yazık yanlış insanı seviyor dedim. ben senin beni sevdiğini en başından beri biliyordum aslında. elimden gelen tüm iticiliği de yaptım sonrasında sevmiyorsun diyerek ama sen her defasında vazgeçemedin...
arada beni çok delirttiğin zamanlar oldu, özellikle notlarımı bildiğin zamanı hiç unutmuyorum, nasıl sinirlendiğimi bilemezsin. ama sen sesini çıkarıpta benim bir suçum yok demedin. benden neler çekiyorsun farkında değilsin. daha da yolun başındasın ama işte... aşkın gözü kör olurmuş, kulağı sağır derler ya.. sen o misaldesin.. gençlik aşkı diyorum kendime bazen... O'nun yaşamadığı güzel bir masal...
ben masallar kadar saf ve güzel değilim ama Mecnun'da Leyla'yı kendi yüreğinde seviyordu..
ve ben bir gün bu kadar seviyorsa deneyeyim dedim, şans vereyim... 2 gün dayanabildim, hele de başkasına vermediğim şansı sana vermek beni çok rahatsız etti. dayanamadım maalesef...
o olaydan bir süre sonra ise, seni özlediğimi hissettim.. boşlukta kaldım galiba dedim kendime, çok sorgulamadım ama.. bu defa ben sana adım attım, arada dünya kadar da ayrılık cümlesi kattım ama iyiliğin içindi.. bir gün seni ben davet edeceğim dedim.. ve davet ettim..
1 martta geldin buraya, yine senin gibi heyecan duymadım ama gelişinle mutlu oldum. gitgide de sana bağlanıp, alıştığımı fark ettim. sevmek bunun en güzel getirisi oldu. huzuru yaşamak işte bu benim aklımı başımdan alıyordu.
ama korkularım beni kaç kez senden etme noktasına getirdi. aslında bir sonumuz yok biliyorum. bilmekten ötesi bu, emin olduğum bir konu ama neden zamanını çalıyorum acaba diye de düşünmeden edemiyorum..
sana yazık ediyorum, sevmek bu hakkı vermemeli kimseye...
ama sanırım ben aşık oluyorum sana, oluyor olabilir miyim diyorum? o kadar çabuk olması, böyle derin olması şaşırtıyor beni. o kadar güvenmek birisine, bu bana göre değil biliyor musun? ben çok güvenmem kimseye, bu hataya düşersem çok büyük hata olur. ama yine de sana güveniyor ve inanıyorum...
Allah hayırlısını nasip etsin... iyi ki varsın ömrümde... yine yazarım inşallah.. bugün mü sana burayı anlatırım, biraz yazarda mı anlatırım bilmiyorum ki... ama anlatırım inşallah
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder